Özgür irade; kişinin eylemlerini, arz , niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür.
Bu konuya dini açıdan bakmaya çalışırsak eğer semavi dinlerde, tanrı her şeyi bilir ve kadiri mutlaktır. Evrende metafizik olarak tanrıdan habersiz bir şey olamaz inancı vardır ve bu demek oluyor ki atacağımız her adımın önceden bilindiğini kabul etmemiz gerekir.
Peki, yaptığımız eylemler önceden biliniyorsa ve biz Tanrının çizdiği kaderi yaşamak zorundaysak ödüllendirilmemizin veya cezalandırılmamızın sebebi ne? Neden suçluları yargılayıp onlara ceza kesiyoruz?
Dini bir kenara bırakıp olayı incelemeye kalkalım:
Determinizmi savunan taraflar vardır.
Determinizme göre; her fiziksel olayın nedeni olan başka bir fiziksel olayın varlığını düşünür ve bu nedensellik zincirini evrenin başlangıcına kadar takip edersek, kendimizin aslında dev bir mekanizmanın bir dişlisi olarak görebiliriz.
Schopenhauer'in "İnsan istediğini yapabilir ama istediğini isteyemez" sözünden de yola çıkabiliriz. Mesela rahat yasamak için çalışmak lazımdır, sınavı kazanmak için ders çalışmak... Burada bir şeyler bize isteklerimiz dışında dayatılıyor. İrademiz çevremize ve yetiştirilme şeklimize göre şekillenir, neye alıştıysak irademiz bizi o yöne iter. Bir şey satın alırken bile bu satın alma eylemini kendi isteğimiz ile yapsak da satın almak istediğimiz şey, çevreden bize geçen bir dürtüdür.
Çoğu zaman bize insanın hayvandan farkı olarak özgür irade sahibi olduğu söyleniyor fakat tek fark, biz isteğimiz dışında olan olaylar karşısında bize sunulan seçeneklerden birini seçme konusunda karar sahibiyiz.
Harari'nin "Hayatımızda çevremiz hep duvarlarla kaplı, bu duvarları aşabilmek için çaba gösterip aştığımızda, özgür olduğumuzu düşünüyoruz...
ama aslında daha geniş bir bahçeye sahip daha geniş duvarlı daha büyük bir alana çıkıyoruz, alan genişliyor gibi gözüküyor ama çevresi hep duvarlarla kaplı." düşüncesi de özgür irademizin kısıtlı olduğunu kanıtlayabilecek nitelikte.
Ancak %100 bu tezleri savunarak pek bir şey kazandığımız söylenemez çünkü bu durumda determinizme göre yine işlerin ilerleyeceğini kabul etmiş olacağımızdan çabalamaktan vazgeçeriz ve şu an bile bu sorunun cevabını aramamızda, çaba sarf etmemizde bir amaç kalmaz. Sonuçta er ya da geç cevap bulunacak demektir. Yüzyıllar geçse de bu sorunun cevabını kesin olarak bulabilmek pek mümkün değildir.
Bu yüzden bizi mutlu eden ya da üzen olaylar eğer irademiz dışında gerçekleşiyorsa bunlara odaklanmalıyız. Bize düşen, olacak değil oldurulacak olanın bir parçası olup olmamayı seçmek.
Comments