top of page

Zamanın Değeri ve Tadı

Yazarın fotoğrafı: Sofya SolovjovaSofya Solovjova

Saatler, günler, haftalar gözümüzün önünden akıp gidiyorlar, tutmak istiyoruz ama geriye bulanık anılardan başka bir şey de kalmıyor. Anıların hepsi hatırlanmıyor, bazense geriye dönüp bakmaya bile engel oluyor. Hangimiz anılarımızı doya doya yaşayabiliyoruz ki? Doya doya yaşamak gerçekten yarar sağlayabilir mi günümüze yoksa boş bir uğraş olarak korur mu yerini? Zaman akıp giderken anıların bir önemi var mıdır ki?



Zaman her şeyi var ettiği gibi anıları ve onlara kattığımız anlamları da var eder. Zamanı geri getiremeyiz ama onları hatırlayabilir ve yaşanırken ne kadar önemli olduklarını anımsayabiliriz. Düşüncelerimin önemsenir olup olmadığını bilemem ama fikrimce anın tadını çıkarmak ve değerini bilebilmek yanlış anlaşılıyor. Anın tadını çıkarmak ve değerini bilebilmek iki farklı şeydir. İkisi de birbirleriyle bağlantılıdırlar ve zamanın etrafında dönerler. Ayrıca anların tadı da vardır değeri de. Güzel bir akşam, yemeğe çıktığınızı düşünün arkadaşlarınızla. Yemeklerinizi yediniz, konuştunuz, güldünüz, eğlendiniz. Hesaplar ödendi ve masadan kalkındı. Şimdi akşamın bir vakti ıssız bir sokakta yürüyor günümüzü birine anlatıyoruz. Ne kadar güzel bir buluşma olduğunu söylüyoruz. Telefonun ucundaki kişi bizim için ne kadar mutlu olduğunu anlatıyor. Başka konular araya giriyor, apayrı bir tartışmada yine "ne kadar güzel bir gündü ya..." sözü hatırlatılıyor. Konuşma bitene kadar daha bir sürü kez aynı anlam farklı cümlelerle anlatılıyor. Ertesi gün geliyor, tekrar hatırlatıyoruz kendimize ne kadar güzel bir akşam geçirdiğimizi. Peki gerçekten hoşnut kaldığımız bir akşam olsaydı bu şekilde düşünür müydük?


Kendimize olanları hatırlatmak bir kendimizi kandırma yöntemidir. Yüzümüzde bir gülümseme belirmez bunları söylerken. İçimiz kıpır kıpır olmaz. Hatırlamak ihtiyacı hissettiğimiz için söyleriz sadece. Öyle bir anın yaşandığını hatırlamak isteriz. Gerçekten tadını çıkarmış olsaydık eğer mutlu olmak ihtiyacımızı karşılardı.


Tadını çıkarabildiğimiz bir anı benim için belirli bir zaman geçtikten sonra o ana dönüp bakılmasına gerek kalmadığı, yaşandığı için minnettar olduğumuz, ondan bir ders çıkarabildiğimiz az rastlanır hatıralardır. O an yaşanırken zaman unutulur, dünya dönmeyi bırakır, başka hiçbir şeyin bir önemi kalmaz. Sadece o an düşünülür ve o an mühimsenir. Kaç zaman önce böyle bir şey geldi başınıza. Hayatımızda çok yaşanmaz bunun gibi şeyler. Her anın tadı da çıkarılamaz. Nefret edilen bir şeyden zevk almak, kendimizi zorlamaktan ibarettir. Aslında yaptığımız şey, hissettiğimiz memnuniyetsizliği en alçağa indirgemektir, ki doğru olan da budur. Herkes, her şeyden istikrah duyabilir. Bu bazen bir yemektir, bazense katılmak zorunda olduğumuz bir ders. O yemeğin bizim için sağlıklı olduğunu biliriz ya da o dersin bize bir yerde lazım olacağının farkındayızdır. Bundan sebeple bunlara katlanırız. Onlara karşı hissettiğimiz kin yerli yerindedir fakat memnuniyetsizliğimizi en aza indirgemeye çalışırız çünkü başka bir seçeneğimiz yoktur. Yapabileceğimiz en mantıklı seçim budur, aksi takdirde hem sevmediğimiz bir işi yapmış bulunacağız hem de ondan olabildiğince nefret ediyor olacağızdır.


O anın tadı ise ne hissettiğimizin bir ifade şeklidir. Birinin cenazesinde kayıp vermenin acısını, doğum günlerimizde ön planda olma sevincini, brokoli yerken tiksinmeyi tadarız. Bütün hayatımız çeşitli tatlardan ibarettir zaten.


Peki bir anın değerini bilmek ve değerli ne olduğunu bilmek nedir?

Bir anın değerini bilmek "değer" kelimesiyle özdeşleşir. Değerin Türk Dil Kurumundaki anlamı, bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymettir. Anlamından da anlaşılabileceği üzere o ana değerli denmesinin nedeni öbürkülerinden değer açısından daha dikkate alınan olmasıdır. Her anının bir değeri vardır, en sevmediklerimizin bile. Hepsinden bir ders çıkartılabilir, daha kötüsü de olabilirdi diye düşünülüp minnettarlık duyulabilir. Bazı hatıralar kalanlarından daha değerlidir gözümüzde çünkü eşsizlerdir. Sadece bir kere yaşanabilirlerdir, tekrarları yoktur. Herhalde en değerli anılar da onlardır. Bir anının değerini bilmek ise o anının değerinin ne olduğunun farkında olmak ve bundan memnun olmaktır. Daha berbat bir durumun da içinde olabileceğimizin farkında olmak ve o anın ne kadar da önemli olabileceğini bilmektir. Sakın bunu olduğumuz yerde oturup hiçbir şey yapmadan memnuniyet duymak zannetmeyin lakin. Her zaman çabalamalıyız ve daha iyisine ulaşmayı denemeliyiz. Sonuçta zaman akıp gider ve bize bir şeyler başarabilmek için yeterli vakit vermez. En azından yaşadığımız anların değerlerini artırmalıyız değil mi? Gençliğimizi kolay para gibi harcar ve hiçbir gelişme göstermeden oturursak yaşlılığımız hayıflanma ile geçer. Ne gençliğimizden memnun oluruz ne de yaşlılığımızdan. İkisinin de değerini bilemez bir şekilde zamanımızı geriye bakarak harcarız.


 

Zamanımızın ne kadar değerli olduğunu bilmeli ve aldığımız farklı tatları alabilmenin şanslılığının farkında olmalıyız. Giden anı geri gelmez hatırlanır. Hatırlanacak şeyler bırakmaksa bir yetenek işidir.

23 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Eurovision’dan Kopuşlar

En büyül televizyon etkinliklerinden olan Eurovision’a politika ve siyasi çekişmelerin etkileri

YALNIZ OLMAK

Comments


Copyright ©2022 Accio Liberum. Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page