Günümüzde yaşlısından gencine, birçok birey tarafından tüketimi oldukça popüler olan alkol ve sigaranın olumsuz etkileri kaçınılmazdır. Bireylerin duygusal ve ruhsal problemler karşısında yaşadığı çaresizlik, arkadaş grubunun yönlendirme ve ısrarları, küçük yaşta aile bireylerinde görme gibi çeşitli sebepler sonucunda insanların başvurduğu bir kaçış yöntemi veyahut bir rahatlayış yöntemidir bu iki ürün... Hatta bazı bireylerce önemli ve insanların gözünde değer kazanmayı sağlayan bir faaliyet gibi gözükebilir. Bu şekilde normalleşen, yaygınlaşan ve tüketim değerleri yükselen; bireyin sağlığı üzerinde çeşitli etkilere sahip olan bu ürünler, dolaylı yoldan toplumsal sorunlara neden olur. Örneğin, bu maddelerin topluma zararları arasında; bağımlılık oranlarının artması, psikolojik sorunlara kısa vadeli çözüm sunduğu için bu tür hastalıkların tedavi edilmeden ilerlemesi; aile içi şiddet, kavga ve benzeri problemlerde artış, suç işleme oranında yükseliş sayılabilir. Böylelikle bu ürünler devletin gelişimini sekteye uğramasına neden olurken, kanser başta olmak üzere sağlık sorunlarıyla mücadele etmeye çalışan birey sayısının artışına olanak tanımaktadır.
Devlet, sigara ve alkolün tüketimi noktasında devreye girmekte; çeşitli önlemler ve kısıtlamalar yoluyla ortaya çıkacak riskleri azaltmak, kötüye sürüklenişe engel olmak istemektedir. Ancak bu ürünlerin satışının veya alımının yasak olması, tüketiciler için bir engel olmaktan öte onları kaçak yollarla tüketime sürüklemektedir. Bu sebeple alınan önlemler, ürünlerin satışını yasaklayıcı nitelikte olmaktansa bu ürünler üzerinden Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) alınarak bu ürünlerin bir ihtiyaç olmaktan öte bireyin bir zevk ve keyif aracı olduğu ve kendi tercihi altında bulunduğunun hatırlatılması amacını güden, çeşitli kanunlar aracılığıyla bilinçlendirme ve tüketim kısıtlaması çalışmalarının yapılmaya çalışılmasıdır. Bu faaliyetlere son zamanlarda alkol ve sigaranın ÖTV'sine %22 zam yapılması örnek verilebilir. Amaç artan fiyatlarla bireylerin alım oranını azaltmak ,maddi açıdan bütçelerinin zarara uğrayabileceğini düşünmelerini sağlayarak tüketimi azaltmaktır.
ÖTV üzerinde yapılan zammın, tüketimde büyük bir azalmaya neden olacağı söylenemez çünkü bu ürünlerin tüketici kitlesi, tüketim konusunda iradelerini kontrol edemeyen bağımlı bireylerdir. Bu noktada alınması gereken tedbirler ve tüketimi azaltma amacı doğrultusunda başvurulacak yöntemler farklı olmalıdır. Var olan yöntemler, tüketici bireylerin alım oranlarını azaltmamaları sonucunda bütçelerinde sarsıntıya neden olacaktır ancak onları engellemek için yetersiz kalacaktır. Bu çıkarımlar doğrultusunda yapılacak bilinçlendirme ve bu çalışmalarını yürüten Yeşilay gibi sivil toplum kuruluşlarının tanınırlığının arttırılmasının faaliyetleri daha etkili hale getireceği düşünülebilir.
Comments