“İyi düşün iyi olsun.” veya “Akıllıya kırk gün deli dersen deli olur.” sözlerini günlük hayatta mutlaka hepimiz bir kere duymuşuzdur. Her ne kadar atasözü deyip geçsek de aslında psikolojide bu sözlerin bir karşılığı var: Pygmalion Etkisi.
Pygmalion etkisi veya kendini gerçekleştiren kehanet, ilk olarak sosyolog Robert K. Merton tarafından ortaya atılmış; kişinin, başkalarının onun üzerine sahip olduğu beklentilerine göre kendisi hakkındaki düşüncelerini ve davranışlarını geliştirmesi durumudur.
Bu durum oluşurken önce başkaları, kişi hakkında herhangi olumlu bir ön yargıya sahip olurlar. Daha sonra bu ön yargıya göre kafalarında bir beklenti oluştururlar. Bu beklenti ve ön yargılardan yola çıkarak kişiye karşı olan tavırlarını belirlerler. Kişi, bu tavırları fark eder ve kendisi de belli bir noktadan sonra gerçekten de böyle bir insan olduğunu düşünmeye başlar, davranışlarını bu yönde geliştirir. Bu sayede insanlar kişiyi böyle tahmin etmekle haklı çıktıklarını düşünürler ve kişiye bu şekilde davranmayı sürdürürler. Beklenti-davranış-inanç döngüsü böylece sürüp gider.
Bu döngüye şu şekilde örnek verebiliriz. İş yerindeki bir patron herhangi bir çalışanın çok akıllı ve çalışkan olduğunu düşünüyor ve görev dağıtımı sırasında ona başarabileceğine inandığı, nispeten biraz daha zor görevleri veriyor. Çalışan ona bu şekilde davranıldığında kendisinin gerçekten de akıllı ve çalışkan olduğuna inanıyor, bu zor görevin üstesinden gelebileceğini düşünüyor ve davranışlarını bu yönde geliştiriyor. Patron ise çalışan hakkında düşüncelerinin doğru çıktığına memnun oluyor ve çalışanına bu şekilde davranmaya devam ediyor.
Pygmalion etkisinin buna benzer örnekleri günlük hayatta sık sık karşılaştığımız bir durumdur. Okulda öğretmenlerin öğrencilerle ilk karşılaştıklarında onlar hakkında bir düşünceye sahip olması ve öğrencilere sahip oldukları düşüncelere göre davranmalarıyla öğrencilerin başarı durumların şekillenmesi pygmalion etkisinin günlük hayattaki yansımalarına örnektir.
Kaynakça
Comments