KUŞBAKIŞI MARTIN
- Şevîn Şeyma Yavuz
- 17 Nis 2022
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 3 Eyl 2022
İlk Kafka deneyimlerim üzerine, künstler romanı her kısa sürede değerlendireceğimi düşünmüştüm. Taa ki birkaç dakika önce kitabı yavaşça kapatana kadar...Martin Eden! İçimdeki kafkaisti incitmeden durdum ve bu halimi izledim. Sartre, Süskind, Orwell... Her kitabın sonunda kendi durumuma histerik gülücükler bırakıyorum. Evet, Martin'in Ruth'a ,benim kitaplara aşkım bitmez diyerek hissediyorum, gerçi sonum onun gibi olacaksa kitaplar neyime, . Neyse, biz Jack London'a dönelim. Bu kitap bir tragedya, servet, alegori ve dahasıydı! Hep de öyle kalacak olsa gerek.
Deniz durgun ve derin;
Sinesinde yatan her şey uykuya dalmış;
Tek bir adım atıp bütün acılarına son verdin,
Daldın, kabarcıklar çıkarıp battın ve yok oldun.
Kitabı size sadece bu şiirle anlatmak da mümkün elbette. Okurken her bir cümlenin yakasına yapışmalısınız. London hem bir o kadar döktürmüş hem de bir o kadar gizlemiş. Böyle bir serüven içinde bulduğunuz zaman kendinizi, önce Martin'e sonra London'a hayran olmuş şekilde bulacaksınız. Kitap Martin'in serüveninden öte; felsefeyi, politikayı, sosyalizmi en radikal çizgileriyle resmetmesinden oluşuyor. Burjuva ve işçi sınıfının bir araya gelmeyen yakalarını tüm kapılarını bize gösteriyor. Sosyalizme düşmanlığını, tutkunluğu ve tüm yönleriyle insanlığı ele aldığını görüyoruz.
Okuduğum kitaplara kurtuluş -dahası yazmaya- olarak bakan biri olarak kitabın sonuna değin tüm yaşamı kavrıyor sanrıları içinde parladım. Sonunda anladığım tek şey "elde var iki". Ya yaşama bağlanmayı bilip tutsak kalacaksın ya da özgürlüğü seçip yedi dakikaya hayatı sığdıracaksın.
Kitap üstüne daha fazla konuşmak ihtiyatsızlık olur. Doğrusu "artık yaşamaktan öte çare kalmıyor". Hepimiz korkuların emzirdiği çocuğuz nihayetinde, değil mi ?
Comments