Hepimiz aslında birer kapitalizm kurbanıyız. Sosyal medyada sürekli paylaşılan linkler, kampanyalar ve indirimler gün geçtikçe bizleri alışverişe daha çok itiyor. Aldığımız ürünlerin çoğuna ihtiyacımız yok aslında, genelde onlar bize cazip gösterildiği için almak isteriz. Markaların ve pahalı ürünlerin bizi daha farklı insanlar yaptığına o kadar inandırılmışızdır ki sürekli almak isteriz. Aslında birer istifçiye dönüşürüz.
Diderot Kimdir?
Diderot, yaşadığı bir olay ile psikolojide bu alışveriş çılgınlığına adı verilmiş ünlü bir filozoftur. Denis Diderot, yaşamını bir noktaya kadar yoksulluk içinde sürdürdü ve dönemin en önemli ansiklopedilerinden Encyclopédie'nin yazarı ve kurucu ortaklarındandı.
Diderot Etkisi Nedir?
1765 yılında kızını evlendirmek için çok paraya ihtiyacı olan Diderot zor duruma düşmüştü. Dönemin Rusya İmparatoriçesi Büyük Catherine bu olanlardan haberdar oldu ve Diderot'un kütüphanesini yüksek bir miktar para karşılığı satın almak istedi.
Diderot eline geçen bu parayla hem kızının düğününü yaptı hem de yüksek miktar para eline geçti. Bu parayla ilk başta her gün kullandığı sabahlığı değiştirdi ve kırmızı bir sabahlık aldı. Yeni aldığı sabahlık tüm bu yoksulluk içinde o kadar farklıydı ki Diderot bu farkı ortadan kaldırmak için yeni bir duvar halısı aldı. Bunlar da evin eski havasını değiştirmeye yetmedi ve yeni tablolar, çalışma masası, ayna derken tüm ev bambaşka bir ev haline geldi. Aslında tek bir değişiklikle başlayan bu alışveriş, birbiri ile bağlantılı olan birçok ürünün alınmasını sağladı ve evi yepyeni bir hale getirdi.
Mağazalarda, birbiri ile bağlantılı ürünler hep yakın stantlara konur çünkü müşterinin sadece bir ürün alıp çıkması istenmez. Psikolojik olarak evine bir sandalye alan müşteri, takım olması amacıyla sandalyesi ile uyumlu bir masa da alır. Masanın üzerine koymak için yeni bir vazo, vazonun içine de yapay çiçekler...
Buna alışveriş çılgınlığı, ürün istifçiliği de denebilir ama psikolojideki adı Diderot Etkisi'dir.
Diderot yaşadıklarını anlattığı bir hikayede şöyle diyor:
"Eski sabahlığımın mutlak efendisiydim fakat yenisinin kölesi oldum."
Tüketiciler de aldıkları pahalı ürünlere çok dikkat eder, zarar görmelerini istemez fakat eski ve ucuz olan eşyalarını pahalılar kadar önemsemezler. Bir eşofman altı aldıklarında ceketini de almak isterler, ceketini aldıktan sonra aynı marka bir spor ayakkabı da almak isterler...
Zaman geçtikçe pahalı ürünlerin onları daha zengin gösterdiklerine inanırlar fakat Diderot'ta da olduğu gibi aldığı her ürün yeni kurtulduğu yoksulluğa tekrar girmesi için birer adım niteliğindeydi.
Comments