Araştırmacılar, okul çağındaki Afroamerikan Mary’nin önüne siyah ve beyaz ten rengine sahip (ten rengi dışında bütün özellikleri aynı olan) iki bebek koyarlar. Daha sonra Mary’e sorular sormaya başlarlar. İlk olarak “Sence hangi bebek daha güzel?” sorusunu sorarlar. Mary; beyaz tenli, sarı saçlı, mavi gözlü bebeği gösterir. Ona nedeni sorulduğunda “Çünkü o beyaz.” cevabını alırlar. “Sence en kötü bebek hangisi?” diye sorulduğunda ise siyah tenli, kahverengi saçlı bebeği gösterir. Son olarak ona en çok benzeyen bebeği sorduklarında Mary, üzülerek siyah ten rengine sahip bebeği gösterir.[1]
Bebek testi deneyi ilk olarak 1940’lı yıllarda psikolog Mamie Clark ve eşi Kenneth Clark tarafından uygulanmıştır. Deneyin amacı çocukların ırkçılığı nasıl içselleştirdiğini görmeye çalışmaktır. Deney aynı zamanda Amerikalı çocuklara da uygulanmış ve yine aynı şekilde sonuçlanmıştır. Clark, bu deneyde ön yargı ve ayrımcılığın Afroamerikalı çocukların kendinden nefret etmesine neden olduğu sonucuna varmıştır.[2][3]
Peki, çocukların deneye bu şekilde tepki vermesinin nedeni ne olabilir?
Çocukların bu konuyu içselleştirmelerinin en büyük nedeninin algı olduğunu düşünüyorum. Sosyal çevrelerinde, okulda, televizyonda Afroamerikalı insanlarla ilgili olumsuz algı oluşturabilecek olaylara, haberlere tanık olmuş olabilirler. Oynadıkları oyunlar, okudukları kitaplar, izledikleri filmler çocukların kafasında bu konularda yanlış bir fikir oluşmasına sebep olmuş olabilir. Örneğin dünyaca ünlü “Barbie” bebekleri düşünelim. Piyasaya çıkan ilk Barbie bebekler sarı saç, mavi göz ve beyaz bir tene sahip. Afroamerikalı “Barbie” bebekler, beyaz “Barbie” bebeklerden yıllar sonra üretilmiş. Her zaman beyaz ” Barbie” bebek ile oynamış bir çocuğun kafasında yanlış bir algı oluşmuş olabilir. Yine hepimizin bildiği ” Tom ve Jerry” çizgi filmlerinde yalnızca bacakları görünen ve Tom’ a hep süpürge ile vuran kadın bir Afroamerikalı. Bu da şiddet ile ilgili olumsuz bir imaj. Benzer şekilde Hollywood filmlerinde Araplar ve Müslümanlar terörist gibi gösteriliyor. Hiç ilgisi olmayan film ve durumlarda bile bu algı işleniyor. Çocukların bu konuyu içselleştirmeleri onların suçu değil. Irkçılık sosyal yolla bulaşan bir hastalıktır. Onlara aslında bunları öğreten başta ebeveynleri sonra sosyal çevreleridir.
Irkçılık, dünyanın her yerinde olduğu gibi, maalesef içinde bulunduğumuz coğrafyamızda da var. Yaşadığım şehirde, ülkelerinden göç etmek zorunda kalmış Suriyeli insanlar hayatlarının geri kalanına devam etmeye çalışıyorlar. Çarşıda, pazarda, okulda hep iç içeyiz o insanlarla. Hatta sınıfımdaki yakın arkadaşlarımdan biri de Suriyeli. Henüz kendisi ile tanışmamış diğer arkadaşlarım ona karşı birtakım ön yargılara sahiplerdi. Yukarıda bahsettiğim gibi belki de çevrelerinden etkilenerek ırkçılığı içselleştirmişlerdi. Fakat onunla tanıştıktan sonra bu düşüncelerini değiştirdiler. Onun da bizden farklı olmadığını gördüler.
Hepimiz insan değil miyiz? Türk, Afrikalı, Amerikalı, Ukraynalı veya Arap olmamız bir şey değiştiriyor mu? Hepimizin kendine özgü kültürü, sanatı, tarihi var. Bu çeşitlilik bir araya gelince daha da zengin olmuyor muyuz? Beraber; teknolojiyi, bilimi, sanatı geliştiriyoruz. Birlikte gülüyor, birlikte ağlıyoruz. Üstünde yaşadığımız dünya bir değil mi? Mutlu bir şekilde yaşamak değil mi istediğimiz? Aslında bu mutluluğa ulaşmanın tek bir formülü var; hoşgörü. Birbirimize karşı hep hoşgörülü davranırsak huzur ve refah içinde yaşayabiliriz. Ne demiş Karacaoğlan;
Bana kara diyen dilber
Gözlerin kara değil mi?
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi?
Beni kara diye yerme
Mevla'm yaratmış, hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir, kara değil mi?
Hint'ten, Yemen'den çekilir
İner Bağdat'a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi?
İllerde konup göçerler
Lale sümbülü biçerler
Ağalar, beyler içerler
Kahve de kara değil mi? [4]
Irkçılığı değil de hoşgörüyü içselleştirdiğimiz gelecekte buluşmak ümidiyle…
Kaynakça
Zeynep Ş. AMAÇ
Kapak Resmi: Copyright © 2022 Zeynep Ş. Amaç
Içerik ve görselliğin uyumu harika.
Çok güzel bir çalışma olmuş, eline sağlık. Yazın dünyasına güzel bir konu ile başladın. Devamını bekliyoruz.
Hem toplumsal bir sorunu yorumlama hem de yazarlığa adım atma noktasında güzel bir çalışma. Tebrik ederiz, başarılar...
Çok güzel olmuş elinize sağlık 👏
Bu önemli konuya değindiğiniz için teşekkür ederim.