top of page

COP27: Bugünün İklim Zirvesi

Yazarın fotoğrafı: Sofya SolovjovaSofya Solovjova

Güncelleme tarihi: 29 Kas 2022

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'nın insanlarda oluşturduğu umutlardan; Avrupalı liderlerin iklim adaletine yönelik anlamlı değişiklikler yapacaklarını düşünenlerden oluşan balonlar bu sene de söndürüldü.



COP27 bir Birleşmiş Milletler iklim zirvesidir ya da başka bir değişle küresel sıcaklık artışını sınırlamak için dünya liderlerini her yıl bir araya getiren bir konferanstır. Adını yapıldığı senesinden almakla oluşturulmaktadır. Afrika kıtasında 5. kez düzenleniyordur. Spesifik olarak ise Şarm El Şeyh'te, Mısır'da olacaktır. 6 Kasım ile 18 Kasım arsında yapılan bu toplantıdan beklenen büyük hedeflerin gerçekleştirilmesi idi. Geçen sene yapılan COP26'da verilen kararların hayata tam geçirilmemesi ve emisyon taahhütleri bu hedefi karşılamak için yeterli olmaması ise COP27'nin gerçekleşmesinin ana sebebidir. Ülkeler arasında oldukça önemsenmeye çalışılan ve girişimlerin yapılmasına öncülük olmaya çalışan bir konferans gibi gözüküyor.


Bu iklim çalışmalarının konferanslarla önemsenmesinin tersi ise Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde bir iklim değişikliği davasına hiç bakılmamasıdır. Bu kadar önemsenmesi beklenen bir konunun mahkemeler tarafından hiçe sayılması pek de ikna edici değildir. Bu zamana kadar yapılan en önemli girişim bir grup Solomon Adası üniversite öğrencisinin Vanuatu'dan mahkemeye iklim değişikliği konusunda tavsiye görüşü vermesi için yaptığı başvurudur. Bu başvuru ise dinleme aşamasındalar. Bu bir mahkeme kararıyla aynı şey olmasa da, davaların geleceği ve ayrıca iklim zararına ilişkin uluslararası, bölgesel ve yerel anlaşmazlıklar üzerinde etkileri olacağı kesindir.

Bundan ayrı olarak, COP27'nin gerçekten de aşağıdaki konulara değinilmesi ve bunu uygun çözümler getirilmesi bekleniyor.

  • Finansman Hayallerinin Gerçeğe Dönüştürülmesi:

COP27'nin belki de en hayal kırıklığına uğratan noktası da budur belki. Bu hedeflerden birincisi ise direkt bulunduğu yer ile bağlantılıdır. Mısır'da yapılmasının kendi içinde bulunduğu kıta ile ilişkili sebepleri vardır. Yıllar içinde Afrika ile özdeşleşen su kıtlığı iklim değişikliğinin acı bir sonucu olması bunun için yeterlidir. Ayrıca IPCC, Afrika'nın dünyanın iklim krizinin etkilerine karşı en savunmasız bölgelerinden biri olduğunu söylüyor. Afrika'nın kendi sözleriyle, “İşçilerin, yoksulların, topraksızların, engellilerin, kadınların, çocukların ve savunmasız toplulukların ihtiyaçları, derin adil geçişin merkezinde yer almalıdır. Sosyo-ekolojik dönüşümün faydaları eşit olarak paylaşılmalıdır.” Sadece doğduğu yerin avantajlarından faydalananlar varken ve bu faydaların ne olduklarından haberi bile olmayan onca insanın da aynı dünyanın bir vatandaşı olması sosyo-ekolojik gibi bir dönüşümün eşit olarak paylaşılmasını imkansız kılıyor. Ancak denemek için asla geç değildir. İklim değişikliğinin büyük bir kurbanı olduklarını kabul eden bu kıtaya yardım etmek ve kalan son kurtarılma ihtimallerini korumak için yapılabilecek şeyler var. Esasen, yapılması elzem olan tek vakıa paranın doğru yere gitmesi ve iktidardakilerin sorumluluklarının ne olduğunun farklarına varmalarıdır. Para, ne kadar şarkılarla, şiirlerle, kitaplarla önemsizliği anlatılsa da, işin aslı burada belli oluyor. Bu farkına varış sadece zengin ülkelerin hükümetlerini değil, ayrıca fakir ülkelerdeki liderlerin paranın ve yardımın doğru insanlara ulaştığından emin olması gerektiği anlamına geliyor. Ya da, başka önemli bir çözüm yolu olarak , büyük şirketlerin sorumlu tutulması gerektiği anlamına gelir. Sadece bununla kalmayıp, durum tespiti yapmaları ve sorunu başkasına devretmemeleri gerekiyor. Pankartlarda "Show us the money" ile anlatılmaya çalışan budur.

  • Emisyonları azaltmak:

Yaşadığımız teknoloji ile haşır neşirliği maksimim seviyede olan modern çağda gelişme ve kalkınma kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu kabul edilebilir ve bunun sonuçları çekilebilirdir lakin karbon emisyonları sera gazlarının artırması düpedüz insanın aç gözlülüğünün ve Bu durumda ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ kavramı önem kazanmakta ve üzerinde daha fazla düşünülmesi gereken bir noktaya gelmektedir. Emisyonun ana kaynağının gelişmekte olan teknoloji ile bundan kaynaklanan araçlar olduğu sanılsa da gerçek bundan epeyce bir uzak. İnsanoğlunun söndürülemez açgözlülüğü asıl bizi bu durumlara sokan olarak kayıtlara geçmelidir. İhtiyacımız olandan fazlasını istemek ve olumsuz sonuçları örtbas etmek sadece küresel iklim değişikliğinin birkaç önemsiz nedenlerindendir. Bunlar için sözel değil çözümsel sonuçlara başvurmak ise emisyonun sonudur. COP27'nin gerçekleştirmesi ve bir ilerleme kaydetmesi beklenen sonuçlardan birisinin olmasının ana sebebi yıllardır konuşulması ve alınan önlemlerin kaçınılmaz sona doğru yaklaşımı yavaşlatmamasıdır. Emilimi azaltmak konusunda hiçbir girişim yapmadılar demek değil bu! Aksine, yaptılar lakin yeterli gelemedi demek. Yaptığı şeylere örnek olarak, geçen sene yapılan COP26'da Küresel Kömürden Temiz Enerjiye Geçiş Bildirgesi kapsamında 46 ülke önümüzdeki 20 yıllık dönemde kömürden elektrik üretimine son vereceğini duyurdu. Ancak COP26, Paris Anlaşması’nın sera gazı emisyonlarını önleme ve azaltma konusundaki hedef artırma işlevinin ilk testiydi ve öngörülebileceği gibi başarılı olmaktan geride kaldı. Gerçek şu ki, karbonsuzlaşmaya giden tek yol, fosil yakıt kullanımın sonlandırılması. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji üretiminin artırılması ve petrol, gaz ve kömürden adil ve hakkaniyetli yollarının konuşulacağı herkes tarafından umut ediliyor. Bu yüzden bu sene bu başarısızlığın giderilmesini ve gerçek anlamda, somut bir gelişme görülmesini amaçlıyorlar.

  • Kömür Kullanımından Sakınma:

Bir yıl önce gerçekleştirilmiş Birleşmiş Milletler iklim zirvesinde kömürün insan kaynaklı iklim değişikliğinin başlıca sebebi olduğuna dikkat çekilmişti. Katılımcı ülkeler, belirledikleri sıcaklık hedefi doğrultusunda yeni kömür projelerinin tamamen durdurulması ve 2040 yılına kadar var olan kömür sahalarının kapatılması gerektiği konusunda uzlaşmıştı. Hatta 40'tan fazla ülke kömürden çıkış sözü verdi. Katılımcıların sayısına kıyasla, sözü verenlerin sayısı düşük bir rakam olmasına rağmen gelişme bir gelişmedir. Diğer ülkelerin bu söze neden yatkın olmadıkları aslında anlaşılabilir. Yeni yapılan bir kömür santralinin ticari ömrü açısından en az 40 yıl çalışması gerekiyordur. Bunun sebebiyetinden dolayı tek bir santral bile yapıldığında elektrik sistemi kömüre kilitleniyor. Bugün yapılan santraller 2035 yılına kadar kapatılacaksa sadece 13 yıl çalıştırılabilecektir, bunun maddi bedeli de ülkenin hazinesine yüklenecektir. Ekonomik krizlerle uğraşan ülkelerin daha da sıkıntı içine girmeyi istememeleri kömür kullanımını bir süre devam ettirecek gibi. Diğer taraftan uzmanlar, kömür ile enerji üretiminin yenilenebilir kaynaklara kıyasla yüksek maliyetine dikkat çekiyor ve kömürle ilgili yeni projelerin sürdürülebilirlik açısından problemli olduğunu öne sürüyor. Bundan sebeple yenilenebilir enerjiye yatırım da bu konuların arasında olacak.


 

iklim değişikliği her gün gitgide daha kötüye giden global bir sorundur. Gerçek bir önlem alınması elzemdir, ancak alınmaması dahilinde ise insanların korktuğu son pek de uzak değildir. Konferansların olması hoştur. Bir değer verildiğini görmek ve girişimlerde bulunmak tüm insanlığı motive edebilir lakin ana ihtiyaç unutulmamalıdır. Asıl istenen kapsamlı bir çözümün dünyanın her ucuna ulaşılması ve doğaya sahip çıkıp bundan etkilenen insanlara desteğin esirgenmemesidir.

12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Ne Olur Geri Dön

Ne olur geri dön. Dünya geçmişe dön. Sen de don. Doksan bin şehidimin ahı var üzerinde felek! Sen de don. Sevgisiz büyüyenlerin savaşı...

Comments


Copyright ©2022 Accio Liberum. Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page